Az sözle çok şey anlatmak için atasözleri, deyimler ya da veciz sözler sık sık kullanılır. Bu ifadeler belli bir deneyim sonucunda oluşmuş anlatı biçimleri olarak sözlü ve yazılı kültürde yerini almıştır.
Belli olay ve durumlarda, bir yere girenin çıkanın belli olmadığı anlarda hissedilen öfkeyi dile getirmek için kullanılan “Dingonun ahırı” ve “Yol geçen hanı” gibi deyimler var Türk yazınında. Bunlardan “Dingonun ahırı” deyiminin hikayesini anlatacağım bugün.
19. yüzyılın sonlarına doğru, 1870’lerin ortasında, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul yeni bir ulaşım aracı olarak “atlı tramvay”la tanışır. İki at tarafından çekilen tek bir vagon. Günümüzle benzetme yaptığımızda motoru at olan bir halk otobüsü olarak düşünebiliriz.
E haliyle sosyal hayata sağladığı kolaylık nedeniyle ahali yoğun ilgi gösterir. İlk açılan hat Azapkapı-Ortaköy hattıdır. Vatandaşın talebi üzerine kısa zamanda başka hatlar da açılır. Özellikle de Pera hattında yoğunluk vardır.
Karaköy’den Şişhane ve Büyük Pera Caddesi üzerinden Kurtuluş’a giden hat yoğun rağbet görür. Ancak tramvayları çeken atlar yorulduğu için, atların dinlendirilmesi ve değiştirilmesi amacıyla Taksim’de bir ahır kurulur.
Fransız Konsolosluğunun arkasında, bugün de nostaljik tramvayın garajının yerleştiği yerde. Atlar 1-2 sefer yaptıktan sonra dinlenmeleri için buraya bırakılır. Daha sonra ahırda dinlenmiş atlar tramvaya koşulur. Ahırın sorumlusu da Dingo lakaplı Rum kökenli bir vatandaştır.
Dingo, ayyaş ve serkeş bir adamdır. Sürekli içer, her zaman sarhoştur. Bu yüzden, ahıra ne giren bellidir ne çıkan. Atların kaydı kuydu falan da yok. Atların hangi saatte girip çıktığı, dinlenip dinlenmediği, Dingo’nun umurunda değildir.
Bu öykünün filmi yapılsa, en iyi isim olarak "Kim Kime Dum Duma" verilirdi herhalde. İşte, deyimin öyküsü böyle.
***
Bu deyime kaynaklık eden “tramvay”a ilişkin bir dipnot paylaşayım:
“Kent içi yolcu taşımacılığında ilk raylı taşıma hattı 1832 yılında New York’un Harlem Mahallesi'nde hizmete açıldı. Taşıtın motoru sadece bir çift attan oluşuyordu. Son durakta atlar aracın önünden alınarak arkasına takılıyor ve böylece taşıt ters yönde sefere çıkabiliyordu.
Avrupa’da ise yine atla çekilen ilk tramvay hattı 1853′te Paris’te açıldı. Raylar sayesinde 30 kadar yolcuyu saatte 10 kilometre hızla taşıyabilmek için bir çift at yetiyordu.”