Yaşam, sorunsuz giden yönleriyle olduğu kadar sorunlu yönleriyle de doğal akışı içerisinde devam ediyor. Olumsuzluklardan sıkça şikayet ediyoruz. Sistemleri, devletleri, çalıştığımız kurumları, yöneticilerimizi, aile bireylerimizi eleştiriyoruz, şikayetlerimiz oluyor. Evet, eleştiri daha iyiyi elde etme adına çok değerli ama bireyler olarak gerektiği kadar biz ne kadar iyiyiz peki? Eleştirimiz yerine sağlam dayanaklara dayanan ve uygulanabilir önerilerimiz var mı?
Sık sık şu cümleyi kurar hemen hemen herkes: “Ülke nasıl düzelecek, dünya nasıl daha iyi olacak?”
Cevabı çok basit. Birey değişirse aile, aile değişirse toplum, toplum değişirse devlet, devlet değişirse dünya değişir. Formül bende, formül sende saklı güzel kardeşim. “Ben değişirsem, sen değişirsen ülke de dünya da değişir.”
Sosyal hayatta dikkatimi çeken birkaç örnek paylaşmak istiyorum.
Trafik canavarından bahsediyoruz, ama en küçük bir trafik olayında olmadık tartışmalar, hakaretler ve hatta kavgalar yaşıyoruz birbirimizle. O canavar aslında içimizde. Belki 30 saniye belki 1 dakikalık bir gecikme yaşayacağız diğer sürücüden dolayı. Ama o 1 dakikayı önemseyen bazıları, mesela randevularına sürekli gecikir. Hem de 5-10 dakikalık masum süreler değil. Ciddi bir mazereti olmadığı halde 1 saat, 2 saat gecikir. İnanın, çok tanıdım böyle insanlar ve hayatımdan da çıkardım. Hiç pişman da değilim, ellerime sağlık.
İklim değişikliklerinden yakınıyoruz. Çevreyi kirletmekte elimize kimse su dökemez maşallah. Parka gidip, yeşilliklerin içinde rahatlamak istiyorum. Ama bir bakıyorum çekirdek kabuğu ve sigara izmariti başta olmak üzere her yer çöp. Katil olmak sadece insan öldürmek değil, bu da doğa katliamı.
Su kaynaklarının kıtlığından bahsediliyor ve ciddi krizler kapımızda, ama suyu bireysel kullanımlarda vahşice kullanıyoruz.
Domuz eti yemem deriz, ama kul hakkına gelince kaşıkla dibini sıyırırız. Bu hak sadece somut bir hak olarak değerlendirilmemeli. Mesela, apartman hayatında yüksek sesle komşuları rahatsız etme, çöpü vaktinden önce çıkararak apartman içinde kokuya sebebiyet verme, yaya geçidinde sürücülerin yüzde 95’inin ihlal yapması. Bunlar, toplumun çoğu kesiminin önemsemediği ya da farkında olmadığı kul hakları.
Bilgisi olmadığı konuda, biliyormuşçasına konuşmak. Bilmiyorum demek eziklik değildir. Zaten en çok, bilen insanlar “ben bunu bilmiyorum” deme olgunluğunu gösteriyor. Dünya ülkelerinin genel durumu bu.
Yeryüzü ve yaşamak güzel, ama bir tarafı hep muallak, yazmaya elim varmıyor, ama "öğrenilmiş çaresizlik" gibi bir şey . Şu an yazarken bile darlık geldi, en iyisi ben kayışı kopartmadan kısadan sıralayayım. Siz leblebiyi anlarsınız.
***
Sıkı durun, acı gerçekleri açıklıyorum.
Cehalet çok, feraset az
Zikir çok, fikir az
Laf çok, iş az
Düğüm çok, çözüm az
Tüketim çok, üretim az
Bilgi çok, ilgi az
Nefret çok, sevgi az
İlim çok, alim az
Akıl çok, akil az
Kanun çok, adalet az
Sıvışan çok, savaşan az
Yıkmak çok, yapmak az
Katil çok, adil az
Bencillik çok, diğergamlık az
Konuşan çok, dinleyen az
Eleştiri çok, öneri az
Normalleştirme çok, normal az
Yemek çok, emek az
Sempati çok, empati az
Ayrıştırma çok, birleştirme az
Düzenbaz çok, düzen az
İnsan çok, insanlık az
Cami çok, cemaat az
Dinbaz çok, dindar az
Sinir çok, sabır az
Ses çok, es az
İkilik çok, birlik az
Göz çok, izan az
İsraf çok, tasarruf az
Boşanma çok, evlenme az
Zorlaştırmak çok, kolaylaştırmak az
Yıkan çok, yapan az
Tekdir çok, tedbir az
Fark çok, farkındalık az
Yetki çok, etki az
Kirlilik çok, temizlik az
Kral çok, kural az
Savaş çok, barış az
Rehavet çok, rekabet az
Kafa çok, tasa az
Köstek çok, destek az
Ön yargı çok, sağduyu az
Düşmanlık çok, dostluk az
Şüphe çok, güven az
Nizah çok, izah az
Rehavet çok, rekabet az
Duvar çok, köprü az
Dizi çok, izi az
Hakaret çok, zarafet az
Bölünmek çok, bölüşmek az
Rest çok, jest az
Özgüven çok, güven az
Soru çok, yanıt az
Münakaşa çok, musafaha az
Nicelik çok, nitelik az
Racon çok, reform az
Cüzdan çok, vicdan az
Betik çok, etik az
Kirletme çok, temizleme az
Vaat çok, icra az
Kutuplaşma çok, kucaklaşma az
Horgörü çok, hoşgörü az
Kıssa çok, hisse az