YUSUFÇELİK

Beyaz zambaklar ülkesinde

Suomi, yani Finlandiya.

Fin dilinde "bataklıklar ülkesi" anlamına gelen Suomi, adından da anlaşılacağı üzere bataklıklar ve kayalıklar arasında doğal kaynak fakiri bir Kuzey Avrupa ülkesi.

İklimi sert, bataklık ovalar, yosun tutmuş taşlar, sonu görünmeyen odun yığınları, sürekli sis ve sık yağan yağmurları var. Finlandiya 6 asır İsveç yönetiminde kaldı, 1809'da Rusya egemenliğine geçti. 6 Aralık 1917'de ise bağımsızlığını ilan etti.

Rus yazar Grigoriy Petrov tarafından kaleme alınan "Hayatın Mimarları" diye Sırpça bir kitap yayımlandı 1923’te. Kitapta Finlandiya'nın tüm ülkelere ve milletlere örnek olacak kalkınma serüveni anlatılıyordu.

Kitap daha sonra Bulgarca'ya çevrildi ve "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" adını aldı. Bulgarcasından Türkçeye çevrilerek 1928'de Türkiye'deki raflarda yerini aldı. Daha sonra diğer dillerdeki bütün tercümelerde de bu yeni ismi kullanıldı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, kitabı okuduğunda hayran kaldı. Türkçe çevirisi yapıldıktan sonra kitabın ülkedeki okulların ve askeri okulların müfredatına dahil edilmesini istedi. Öğrencilerin ve askerlerin ülkelerindeki yaşamı yenilemek için bu kitabı mutlaka okumaları gerektiğini düşünüyordu.

O dönemde kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kur'an-ı Kerim'den sonra en çok okunan kitap haline geldi. Kitabın büyük yankı uyandırdığı Türkiye'de konuya farklı açıdan bakılmaktaydı.

Türkçe birçok baskısının ön sözünde bu husus, "Kitabın asıl sahip olduğu değer nasıl bir toplum olduğumuzu ve olabileceğimizi bütün açıklığıyla göstermesidir." diye ifade edilmiştir.

***

Yugoslavya, Bulgaristan ve Türkiye'de büyük yankı uyandıran kitabın ana fikrini her insanın toplumsal sorumluluklarının farkında olarak birer "yaşam mimarı" olması gerektiği anlayışı oluşturuyor.

Yoksulluk, imkansızlık ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen bir avuç aydının önderliğinde öğretmen, asker, doktor iş adamı, profesör gibi çalışma heyecanıyla dolu, bencillikten uzak meslek mensupları dayanışma içerisinde ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için yorulmak bilmeden örnek bir mücadele sergiledi.

Birinci milli uyanışın temsilcilerinden Adolf Ivar Arwidsson, ulusal kimlik kazanılması için dil çalışmaları yaptı; kültür ve tarih alanında çeşitli eserler hazırladı. Elias Lönnrot, sözlük, atasözleri, milli destan, halk şiirleri ve Fin tarihi üzerine eserler hazırladı.

Johan Vilhelm Snelman'ın ulusal bilincin oluşmasına ciddi katkıları oldu ve bu bilincin siyaseten somutlaştırılmasını sağladı. Şair Johan Ludvig Runeberg de yine benzer şekilde çalışmalar yapmıştır.

***

"Çiftçinin Dostu" gazetesini çıkartarak halkı eğittiler. Yürüyemeyen bir yaşlı, görmeyen diğer bir yaşlıyla bir gazeteye ortaklaşa abone oldu. Yaşlı kadının torunu, ninesini görmeyen diğer yaşlının her gün yanına götürerek onlara gazeteleri okudu.

Tarım mühendisleri en iyi patates ve yoncanın nasıl yetiştirileceğini anlattı. Birkaç kuşak nesil arazileri ağır taşlardan temizleyerek ekime hazırladı. Kışlalardaki subaylar askerlere her yemek öncesi el yıkama alışkanlığı kazandırdı.

Snelman, arkadaşlarıyla köyleri ve pazar yerlerini gezerek çocukların ve gençlerin daha iyi yetiştirilmesi hakkında konuşmalar yaptı. Ebeveyn toplulukları kuruldu, neslin terbiyesi konusunda aileler birbiriyle tecrübelerini paylaştı. Ülkenin dört köşesi gezilerek yapıldı bunlar, adeta halk üniversitesi kurulmuştu.

Bütün bunları 3 milyon insan yaptı.

***

Kitapta bir başka dikkati çeken ayrıntı ise halkın dürüstlüğünün yabancı misafirler üzerinde muazzam bir etki bırakmasıdır. Nüfusu aç, cahil ve ayyaş kitlelerden oluşan devletler, sulu çamur zemin üzerindeki taş kulelerden farksızdır.

İnsanların dürüstlüğü, ülkelerinin kalkınması için taşıdıkları bireysel sorumluluk bilinci ve iyi organize edilmiş toplumsal yapı ekonomik kalkınmanın olmazsa olmazıdır. Aydınların görevi ise mum gibi yanarak halkı aydınlatmaktır.

Milli Eğitim Bakanlığı, 2020’deki Öğretmenler Günü’nde 32 bin öğretmene hediye olarak göndermişti. Bakanlık, yeni atanan her öğretmene her eğitim öğretim yılının başında hediye etse çok şık olur diye düşünüyorum, çünkü hayattaki en önemli yaşam mimarları öğretmenler bence.

Bir milletin cumhurbaşkanından çöpçüsüne kadar her ferdini öğretmenler yetiştiriyor.