YUSUFÇELİK

Taş düşebilir, ayı çıkabilir!

1. (isim) Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı, tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan, kocaoğlan. 

2. (ünlem) Kaba saba insanlar için kullanılan bir seslenme sözü.

Türk Dil Kurumu (TDK) böyle tanımlıyor ayıyı.

Yaban hayatının bu sevimli üyesi ayı, adını duyduğumuzda istemsiz şekilde bizi gülümseten, gülümsetmekle de kalmayıp kahkahaya boğan bence tek hayvan. Şöyle 10 saniye bir haber hafızanızı yoklayın, sizin de böyle düşüneceğinize eminim. 

***

Ülkemizde, uzunluğu yaklaşık 1,5 ve 2,5 metre arasında değişen, tüyleri haki ya da kahverengi “boz ayı” türü bulunuyor. Hepimizin malumu, “ayı” denilince ilk akla gelen şehrimiz Kastamonu. Biriyle tanıştığımda, Kastamonulu olduğumu söylediğimde “Taş düşebilir, ayı çıkabilir” esprisini yapmadan edemiyor insanlar, kahkaha atarak gülüyorum. “Taş düşebilir, ayı çıkabilir” levhasının nerede olduğunu, kaç defa ayı gördüğümü falan soruyorlar. 

Önce, soruların cevaplarını vereyim. Bu levha var, ama yanlış biliniyor. Zamanında Kastamonu-Çankırı kara yolu yapılırken yalçın kayalıkların bulunduğu Ilgaz Dağı’nın arasında dinamitler atılarak falan çalışmalar yapılıyor. Öğle yemek molası verilir, herkes yemeğe gider. İşçinin birisi bakıyor ki taşlar sallanıyor, düşmek üzere. Yemeğinden feragat ediyor ve durumu kendisine iş edinerek yerden bir kömür parçası bir de tahta bulup üzerine “Dikkat, daş düşebülü!” diye yazar. Bir canlıya, bir insana zarar gelmesin diye götürüp onu oraya diker. O levha yöre insanının naifliğini ve insanseverliğini anlatan bir uyarıdır. Şimdi “daş düşebülü, ayu çıkabülü” falan diyerek alay konusu yapılıyor. Oysaki, “Daş düşebülü” sözü Kastamonulular için bir övünç kaynağıdır.

Şu an böyle bir levha yok, onu da eklemiş olayım.  

Gelelim ikinci soruya, hiç ayı gördüm mü?
Evet, İnebolu ilçesinden şehir merkezine gelirken Küre Dağları Milli Parkı sınırları içinde bir yavru ayı gördüm, aracımızı farkedince yamaçtan tırmanarak ağaçlık alana kaçtı. Tahminim 3 aylık falan siyah kahverengi karşımı bir yavru ayıydı.  

***

Yukarıda da ifade ettiğim gibi, bu sorularla karşılaştığımda gülüyorum ama birçok hemşehrimiz benzer şeye muhatap kaldıklarında bunu hakaret olarak algılıyorlar. Öyle algılamalarına gerek yok, onlar da gülümsemeliler. 
Ayı, Kastamonu için çok sevimli ve önemli bir değer ama farkında değiliz bunun. 
                                                               
Keşke Kastamonu girişine ya da kent merkezine hareket eden, mesela pençeleriyle taş değirmen çeviren ya da bir pençesiyle havada sarımsak tutan bir “ayı heykeli” dikse Kastamonu Valiliği ya da Kastamonu Belediyesi. Bu önerimi, 2013’te dönemin valisi Erdoğan Bektaş’a söylemiştim; “Bizi taşa tutarlar.” dedi gülümseyerek. Kendisi de demek ki halkın nabzını iyi okumuş. Kastamonu olarak biz ayıyı niye bir kültür, turizm ve marka enstrümanı olarak kullanmıyoruz? Şehir logosu ayı olsa ne güzel olurdu. Ahşabın kenti Kastamonu’da bu zanaatla uğraşanlar ayı temalı oyuncaklar, anahtarlıklar, renklendirilmiş ayı baskılı yastıklar üretse güzel olmaz mı? El sanatları noktalarının hiçbir yerinde böyle bir çalışma yok. Bunu neden ekonomik bir değere dönüştürmüyoruz, şaşırıyorum doğrusu. 
 

Almanya’nın başkenti Berlin’in simgesi ayı, adamlar birçok yere ayı figürü koymuşlar. Bununla da yetinmeyip çeşitli renklere boyayarak daha ilgi çekici hale getirmişler. İspanya’nın başkenti Madrid’de ise Puerta Del Sol Meydanı’nda bir ağaç heykeli ve onun dalındaki yemişleri yemeye çalışan ayı heykeli bulunuyor. Ağacın üstündeki meyvelere dokunanın tekrardan Madrid’e geleceğine dair bir inanış da var. Rusya’nın başkenti Moskova’da düzenlenen 1980 Yaz Olimpiyatları’nda da çocuk kitabı grafikeri Victor Chizhikov’un tasarladığı Mişa isimli bir ayı maskotu kullanılmıştır. 

***

Merhum sanatçımız Barış Manço’nun da şöyle bir ayı şarkısı var:

Yolda düşündüm bizim çocuklar tanımıyorlar hayvanları
Bir hayli garibime gitti doğrusu bir baba olarak verdim kararı
Anında bir ters u dönüş doğru hayvanat bahçesine
Biliyoruz ayıp oldu hakim bey ama zar zor girebildik içeriye

 

Bak evladım buna ayı derler
Ormandan inip şehre gelirler
Biraz ağırdır, hantaldır ama
Armudun iyisini ayılar yerler

 

A de bakayım, aaaaaa

Bi de y de, yeee

Şimdi bi de ı, ııııııı

Oku bakayım, aaaayı

***

Geçtiğimiz günlerde fazla bal yediği için baygın halde 6 aylık dişi bir ayı yavrusu bulundu Düzce’de. Dünyanın büyük medya kuruluşları da yer verdi bu habere. Tedavisi devam ederken Tarım ve Orman Bakanlığı sosyal medyadan isim kampanyası başlattı. Ben de tweet atarak, dişi olduğu ve bal yiyerek Türkiye gündemine oturduğu için “Balkız” ismini önerdim. Kampanya “Balkız” olarak sonuçlandı ve bir ayının isim babası oldum. Benim için hayatımın en komik hatırası olarak kalacak.

Kastamonulu olduğum için olsa gerek, ayılarla ayrı bir duygusal bağım bulunuyor. 

:)