YUSUFÇELİK

Bir cumhuriyet çınarını kaybettik

Ali Cesuroğlu.

1 Eylül 1923'te yani Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan 40 gün önce Kastamonu'nun merkeze bağlı Çavundur köyünde dünyaya geldi. Deyim yerindeyse Türkiye Cumhuriyeti'yle yaşıt 1 asırlık çınar. Resmi kayıtlara göre Türkiye'nin en yaşlı gazisi.

Kendisi Türkiye Cumhuriyeti'yle büyümüş, bir kültür ve tarih hazinesi.  

Bir çift öküze sahip fakir bir ailenin çocuğuydu. Öküzlerden biri ölünce annesi bir süre köyden başka birinin öküzüyle eş yapıp tarlada öyle çift sürdü. Çanakkale türküsünün derleyicisi halk şairi İhsan Ozanoğlu, aileyi tanıyordu. "Bu çocuk zeki, burada yazık olacak." diyerek, atına bindirip şehir merkezine götürdü ve ilkokula kaydettirdi. 2-3-4. sınıflarda da öğretmenliğini yaptı.

Düşünce dünyasının şekillenmesinde öğretmeni çok etkili oldu, öğretmenini hep saygıyla ve minnetle andı. Öğretmeni Ozanoğlu’nun görevlendirmesiyle arkadaşları gibi kendir tarlalarına giderek ırgatların söylediği koşma ve manileri defterine not edip İhsan Ozanoğlu'na teslim etti, o da notaya alarak TRT Radyosu Yurttan Sesler Topluluğu’nun başındaki Muzaffer Sarısözen'e gönderdi. Böylece, birçok anonim eser Türk Halk Müziği arşivlerine kazandırıldı.

Okullar tatil edilince yaz mevsimi boyunca ekin tarlalarında çıplak ayakla hayvan otlatırdı, dikenli otlar ayağına batardı. Babası, sadece okula giderken ayakkabı alabiliyordu. Giydiği elbiseleri ise annesi eliyle dikiyordu, makineleri yoktu.

***

Kastamonu merkezde ortaokula gidiyordu. Ankara Radyosunun şehire yayın yapan ırmağın kenarındaki Halkevinin 2. katındaki hoparlörden 10 Kasım 1938’de Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat ettiğini duyduğu o durumu şöyle anlattı:

"Büyük bir matem havası bürüdü herkesi. Ağlamaya başladı öğrenciler, halk öyle. Çok üzüldük çok. Sanki boşlukta kalmış, kimsesiz bir insan gibi görüyorduk kendimizi. Anne, baba dahi hatırımıza gelmiyordu Atatürksüz. Öyle bir hisse kapıldık."

***

Liseyi bitirdi, askeri hakim olmak istiyordu. Babası ise uzun süre askerlik yapıp çok sıkıntılar çektiği için asker olmasını istemiyordu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne 1944'te askeri öğrenci olarak girdi. Tüm masrafları Milli Savunma Bakanlığı tarafından karşılandı.

Okulu 1948’de bitirdi, okulu bitirince 5 yıllık nişanlısıyla evlendi ve bu evlilikten 2 çocuğu dünyaya geldi.

***

Türkiye’de 6-7 Eylül olayları çıkınca örfi idare ilan edildi. Henüz üsteğmendi, acil tayini çıktı ve Milli Savunma Bakanlığı örfi idare masasının başına getirildi. Mehil müddetini beklemeksizin göreve başlaması istendi.

1959'da gönüllü askeri hakim olarak Kore'ye gitti, orada baş hakim oldu. Kore'deki görevi esnasında 27 Mayıs 1960'ta Türkiye tarihinin ilk askeri ihtilali yaşandı.

Genelkurmay Başkanlığındaki görevi sebebiyle 22 Şubat ve 21 Mayıs olaylarına yakından tanık oldu. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'na katıldı, ateşkes başladıktan birkaç gün sonra Ankara'ya tayin edildi. Mamak Askeri Ceza Baş Hakimliğinin kuruluşunda yer aldı ve 1978'de emekliye ayrıldı.

***

Emekliliği müteakiben İstanbul'a yerleşti. Eşi felç geçirip vefat edince Kastamonu’da şehir merkezinden ev alarak göç etti. Yalnız başına yaşamaya başladı, bir akşam üstüne derin bir yalnızlık duygusu çökünce evlenmeye karar verdi, 2009’da ikinci defa nikah masasına oturdu.

Türkiye Muharip Gaziler Derneği Kastamonu Şube Başkanlığını kurdu. Milli bayramlardaki resmi askeri geçit törenlerinde muvazzaf askerlerle beraber yıllarca uygun adımda yürüdü.

Ben de kendisini şube başkanlığı görevi esnasında 2012’de tanıdım ve manevi dedem olarak gördüm. Hep irtibattaydık, bilge bir kişilikti. Kendisinden çok şey öğrendim. Cumhuriyet tarihi bilgisi çok derindi, deyim yerindeyse kendisi yaşayan bir tarihti. Ayrıca her konuda vizyonu genişti. Tüm kesimlerin sevgisini ve saygısını kazanmış, tam cemiyet adamıydı.  

***

TRT Haber'deki Ömür Dediğin programının her bölümünü izlerdi, kendisine programda yer verilmesi için kimsenin ulaşmamasına içten içe çok üzülürmüş. Bunu öğrenir öğrenmez TRT’yle iletişime geçtim. Üç hafta sonra yaklaşık 12 saat süren çekimler gerçekleştirildi ve 230. bölümde hayatı ekranlara getirildi.

Yayında hep mutlu olarak yaşadığını, çünkü meslek hayatında her türlü kötü duygudan uzak şekilde yargılamaları yaptığını belirtti. Adaletle hareket etmekten taviz vermeyeceği bilindiği için kararların verilmesinde hiç kimsenin etki edemediğini ifade ederek, “Ben bu mazhariyete erişmiş bir kimseyim. Geçmişteki bu iyi davranışlarımın mükafatı olarak rabbim bana bu sağlığı verdi, mazimde kötü bir şey olsa üzüntüden bugün yaşayamazdım. Bugün mutlu olarak yaşıyorum, bu uzun ömrümün sırrını da biraz burada buluyorum.” dedi.

Programı izleyen 60 yıldır hiç görüşmediği, yargıladığı, Kore’de birliğinde emrindeki askerlerinden birçok telefon aldı. Çok mutlu olmuştu bu yayın için, TRT Genel Müdürü İbrahim Eren’e teşekkür mektubu yazdı.

*** 

Tarhana çorbasını çok severdi. Unlu, şekerli, kızartılmış gıdaları istemez, ağırlıklı sebze yemekleri ve meyve tüketirdi. Gen testi yapılmıştı, 99 yaşına rağmen kemik sağlığı 72’ydi. 

Akıl ve beden sağlığı son derece yerindeydi. Sabah namazıyla güne başlar, boş durmayı hiç sevmediği için her gün düzenli gazete ve kitap okur, bulmaca çözerdi. Olmuş olaylara önem vermez, daima ileriye bakmak gerektiğini söylerdi. Eğer geriye bakmak gerekseydi öndeki 2 göze ek olarak bir göz de arkada olması gerektiğini belirtirdi. Hep olumlu düşünür, herkes hakkında iyi niyet beslerdi. 

***

Ağustos 2022’de Bursa’daki yazlığında düştü ve kalçası kırıldı, İstanbul’a getirilerek ameliyat edildi. Daha sonra taburcu edilerek evine gönderildi. Ardından oksijen yetersizliği sebebiyle tekrar hastaneye kaldırıldı. Bu süreç yaklaşık 1 ay sürdü.

1 Eylül 2022’de 100 yaşına adım attı, 6 Eylül’de ise tedavi gördüğü hastanede yaşama veda etti.

Gazi arkadaşları ve askerler Nasrullah Camisinde kılınan cenaze namazının ardından ay yıldızlı al bayrağa sarılı Ali Albay’a son kez selam durdu. Geniş katılımlı bir törenle Kastamonu Şehitliği’nde toprağa verildi.

Anadolu’nun ücra ve yoksul bir köyünde dünyaya gelmiş, cumhuriyetin sunduğu fırsatlarla okumuş ve ülkesine hizmet etmiş bir cumhuriyet çınarıydı.

Nurlar içinde uyu Ali Dede, seni çok özleyeceğim.