Ekonomik krizin 2022’de hızla derinleşmesiyle tüm ürünlerde çok aşırı bir fiyat artışı meydana geldi.
Bu tablonun en can yakıcı bileşenlerinden biri de kira ödemeleri.
Son aylarda ev sahibi ve kiracı anlaşmazlıkları bir hayli artmaya, adeta bir savaşa dönmeye başladı.
Devlet, kira artış oranlarına yıllık yüzde 25 üst limit getirdi.
Bu oranı yeterli bulmayan birçok ev sahibi, belirlenen üst limitin üstünde zam istiyor. Hatta kira artış günü gelmeden bırakın yüzde 25’i yüzde 50-100 arasında da ara zamlar talep ediyor.
Sokakta tanımadığınız insanlarla sohbet ettiğinizde birçok vatandaştan ara zam serzenişi duyacaksınız.
Birçok tanıdığım ev sahibi ve kiracı birbirine düştü ve sinirler bir hayli gergin bu aralar. Birçoğu mahkemelik oldu, karman çorman bir vaziyet.
Peki, kim haklı?
Hem ev sahibi hem kiracı haklı. Evet, dolar kurunun yükselişiyle üretim maliyetleri arttı ve birçok ürün zamlandı ama çalışanların maaşlarına aynı oranlarda zam gelmediği için alım gücünde olağanüstü düşüş var.
Kira, en büyük aylık gider kalemlerinden birisi ve özellikle ekonomik sıkıntı dönemlerinde barınma en büyük sorunlardan biri haline geliyor maalesef.
Ülkemiz insanlarının aritmetik aylık geliri dikkate alındığında kira, böyle dönemlerde bütçeyi tepetaklak ediyor. Şu an yaşadığımız tam da bu.
Geldiğimiz nokta bize şunu gösteriyor ki herkese “1 ev” şart ve bu bir devlet politikası haline getirilmeli. Kira öder gibi ev sahibi olunabilmelidir.
Dört haftada bir, kira ödenmeyecek olması vatandaşları özellikle böyle kriz dönemlerinde çok rahatlatacaktır. Kira derdi olmayan bir birey, “En azından başımı sokacak bir evim var, açıkta değilim.” diyerek bu psikolojik rahatlığı hissedebilmeli.
***
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, tek kişilik hane halkı oranı da bir hayli yükseldi. Bu yüzden TOKİ eliyle ya da başka modellerle 1+1 ev inşasının da artırılması gerekiyor.
Kira ödemek, sonu olmayan bir şey çünkü. Ne yapıp edip vatandaşlar bu dertten kurtarılmalı.
Bu politika zor mu derseniz, bence zor değil.
Mesela, eski Sovyetler Birliği ülkelerine gidenler bilir; evi olmayan yok neredeyse.
Sovyet hükümetleri bunu bir devlet politikası olarak uygulamış ve sonuca da ulaşmış.
Hane halkı verileri ışığında ülkenin konut sayısı ihtiyacı belirlenerek, her hükümetin programında öncelikli yer almalıdır.
En güçlü devlet, vatandaşını mutlu eden devlettir.