Burcu ve sınıf arkadaşı Umut, bir bilgi yarışmasında Türkiye birinciliği kazandı.
Kendilerine ödül olarak zaman makinesine binerek 23 Nisan 1920’ye yolculuk yapma hakkı verildi.
Büyük şans kendileri için.
Çünkü milyonlarca öğrenci arasından ikisi seçildi.
O dönemlerde küçük bir kasaba niteliğindeki Ankara’ya gidip Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılışına katılarak, Atatürk’le ve Kurtuluş Savaşı kahramanlarıyla tanıştılar.
Gazeteci Yazar Sefa Salantur, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıl dönümüne ithafen bir kitap kaleme aldı: "İlk Meclis'e Yolculuk"
Girizgahtaki hikaye bu kitaptan.
Salantur, kitabında 2 çocuk karakter üzerinden çocuk okurları tarihi bir seyahate götürüyor.
Ülkenin üzerindeki kara bulutların dağıtılarak, millet iradesine dayalı Ankara’da kurulan TBMM’nin açılış öyküsünü çocukların ağzından aktarıyor.
Demokrasi çatısı ve nöbetçi ceket
Bu öyküde ilk dikkatimi çeken ve bir o kadar da duygulandığım detay, çatıdaki kiremitlerin renklerinin birbirinden çok farklı oluşu. Çocuklar bunu bir milletvekiline soruyorlar ve “İmkansızlıklar nedeniyle çatının kapatılması için vatanperverlerin her birisi evinden kiremit getirmiş. Bunların bir bölümü yıpranmış, bir bölümü yosunlu, bazıları daha kırmızı.”
Farklı renkleri bağımsızlık için buluşturan demokrasi çatısı yani.
Kalabalık arasında TBMM’ye girecekleri esnada odanın önündeki ceketi farketti.
Milletvekili Necati Bey’e sordu; o da, “Milletvekillerinin resmi görüşmelerde giyecekleri koyu renk ceket olmayabiliyordu. Milletvekillerimizden Hamdullah Suphi Bey’e ait 'Jaketatay' denilen bu ceket gerektiğinde giyilmesi için hazır tutuluyor.” cevabını verdi. Burcu, şaşkınlığını gizleyemedi ve Umut’a fısıldayarak, “nöbetçi ceket yani.” dedi.
Toplantı salonundaki ışık odayı tam aydınlatmıyordu, bazı yerlerin ise sıvası dökülüyordu.
Kısacası yokluklar içerisinde, yokluğun eşiğinde bir varoluş mücadelesi veriyordu TBMM çatısı altında Türk milleti.
Çocuklar, daha sonra at arabasına bindirilerek karargah olarak kullanılan Ziraat Mektebine götürüldü ve ikinci kata çıkartılarak Mustafa Kemal Atatürk’le tanıştılar. Atatürk’ten Milli Mücadele’nin sırlarını dinlediler. O yılların kahramanları Halide Edip Adıvar ve Mehmet Akif Ersoy’la da görüştüler.
Burcu ve Umut için artık dönme vaktiydi, zaman makinesini çalıştırdılar ve Edirne’ye döndüler. Atatürk’ü gördükleri için çok şanslı olduklarını hissettiler ve kendilerine emanet edilen cumhuriyetin değerini daha iyi anladılar.
Umut ise bu seyahati yaşadıktan sonra adının gerçek anlamını daha iyi kavradı.
Çocuk okurlara ülkenin ne şartlarda kurulduğunu çok yalın ve sürükleyici bir üslupla aktaran Salantur’a tüm çocuklarımız adına teşekkür ederim. Daha nice öğretici nitelikteki çocuk kitaplarını ülkemize kazandırmasını temenni ederim.
Benim için imzaladığı kitaba da şu notu düştü:
"Sevgili Yusuf Çelik’e. İnşallah çocuğun olduğunda bu kitabı ona armağan edersin. Sevgiler."
Kaleminize sağlık Sefa Bey, okuru bol olsun.