Bugün Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50. yıl dönümü.
Kanlı Noel saldırılarıyla başlayan ve 11 yıl süren zulüm, Türkiye’nin 1974'teki askeri müdahalesiyle sona erdi ve ada ikiye bölünerek sonuç taksim oldu.
Savaşın nedenleri, sonuçları gibi konular hepinizin malumu, bunları anlatmayacağım.
O sıcak temmuz günlerini bir Kıbrıs gazisinin anılarıyla aktaracağım.
O gazi, Çanakkale türküsünü Türk Halk Müziği arşivlerine kazandıran aşıklardan İhsan Ozanoğlu'nun ilkokul öğrencisi ve bir subay Ali Cesuroğlu.
[Kıdemli Hakim Albay Ali Cesuroğlu]
Ankara 28. Tümen'den adaya giden 1 Eylül 1923 doğumlu ve resmi kayıtlara göre Türkiye'nin en yaşlı gazi ünvanına sahip Cesuroğlu, 25 kilometre uzunluktaki bir konvoyla hareket ederek, Mersin'den çıkarma gemisine bindi.
[Türkiye çıkarma gemileri Girne sularında]
Doğum gününden 5 gün sonra 6 Eylül 2022'de 99 yaşında kaybettiğimiz, kendisini tanımaktan şeref duyduğum ve bilgeliğiyle hayatımda iz bırakan yaşayan tarih Cesuroğlu, bize miras bıraktığı anılarında o günleri şöyle anlatmıştı:
''Sabah 08.00 sıralarında Girne'deki Platini (Karaoğlanoğlu) plajına ulaştık. Gemilerden karaya çıkışlara nezaret ettim. Çıkarma işi bittikten sonra Kırnı köyündeki tümen komutanına haber verdim. Komutanımız Osman Fazıl Polat'la bir sohbetimiz sırasında yüzünde nadiren görülen bir tebessümle 'Kıbrıs Türk Alay Komutanı iken geceleri nöbetçileri kontrol ederken uzağımdaki bir noktadan bağırarak bir şeyler söylenildiğini işittim.
Yaklaştığımda nöbet kulübesindeki erin karşı taraftaki Rum bölgesinin bir eriyle küfürleştiklerini gördüm. Nöbetçi erimiz öyle öfkeliydi ki yaklaştığımın farkına bile varmadı. Beni yakınında gördüğünde gayri ihyari Rum nöbetçiye hitaben, şimdi Albay Osman Fazıl Polat geldi, senin öfkeni giderir.' diye bağırlamaya başladı demişti.
Rumlar Omorfo Bölgesi'nden gelen suyu kullanırlarmış. Harekat başlayınca Türk bölgesine gelen suyu kapatmışlar. Birinci harekatta yeterli olmayan Kırnı köyündeki suyla yetinilmek zorunda kalınmıştı. Zaten seyyar fırınları o şartlarda adaya getiremediğimiz için Rumlar giderken fırınları işlemez hale getirmişti. Sadece Girne'nin Türk bölgesindeki küçük bir fırında yapılan ekmek de yetersizdi. Hatta bir akşam yemeğinde benim payıma 1 dilim ekmek verilmişti. Ben de dilimin yarısını erlere bırakmıştım. Kırnı köyünün içine askerin girmesi yasakken köyde dolaşan bir er gördüm. Niçin yasağa uymadığını sorduğumda, köylülerden ekmek istediği cevabını vermişti.
Tümen komutanımız, verimli toprak ve su kaynaklarının bulunduğu Omorfo'nun alınması için kolordu komutanından izin istemişti. Atilla hattı dışında kaldığı için izin alamamıştı. Osman Paşa'nın ısrarı üzerine, 'Duymamış ve görmemiş olayım, ne yaparsan yap.'' dedi.
Osman Paşa, bölgenin alınması için emir verdi ve hakim bir tepeden operasyonu yönetti. Birlikte çarpıştığı başka bir komutan, düşmanın karadan ve denizden kaçtığını belirterek, engel olmak için izin istediğinde, 'Düşmanın kaçış yollarını kapatmayın, sizlere ateş etmeyenlere ve kaçanlara kesinlikle ateş etmeyin.' diye telsizle emir verdi.
Bu, çok önemli bir emirdi. Gazimağusa'nın alınmasındaki başarısı bilinir. Adına daha sonra cami yaptırmışlar.''
[Kıbrıs Barış Harekatı'nda Hamitköy'de Mehmetçiği karşılayan Kıbrıslı Türkler]
Türkiye Cumhuriyeti'yle yaşıt 1 asırlık merhum çınarın hayatı, TRT yapımlarından ''Ömür Dediğin'' programının 230. bölümünde ekranlara getirilmişti. Ben de bu programın bölüm danışmanlığını üstleniştim ve çok güzel geri dönüşler almıştık. Benim de kendisiyle en anlamlı anım bu programın hazırlık aşaması oldu.
Ders niteliğindeki bu programı çocuklara mutlaka izletmenizi öneririm.